Prof. Dr. Güven Arsebük’ü bilimsel kimliği, saygın ve ilkeli duruşu ile Cumhuriyetin aydın kimliğinin bir temsilcisi olarak tanımlayabiliriz. Arsebük, orta eğitimini Robert Kolej’de tamamladıktan sonra lisanstan başlayarak tüm akademik yaşamını İstanbul Üniversitesi Prehistorya Anabilim Dalında, Ufuk Esin ve Halet Çambel ile birlikte sürdürdü. Gaziantep bölgesinin Paleolitik Çağ aletleri üzerine yaptığı Lisans tezi ile 1962 yılında Prehistorya’dan mezun olan Güven Arsebük, önce fizik antropoloji alanında kendisini geliştirmek için Almanya Tübingen Üniversitesine, ardından da sosyal antropoloji eğitimi için Amerika Birleşik Devletleri, Chicago Üniversitesine gitti. Arsebük’ün daha sonraki yıllarda öne çıkan antropoloji ve arkeoloji gibi iki farklı bilim alanına getirdiği bütüncül bakış açısı, Chicago’da kaldığı süre içinde gördüğü antropolojik yaklaşımın etkilerini yansıması olarak düşünülebilir.

Arsebük 1969 yılında ülkeye Prehistorya Kürsüsüne asistan olarak döndükten sonra Keban Baraj Göl Alanı Kurtarma Kazıları kapsamında Ufuk Esin’in başkanlığını yaptığı Tepecik, Tülintepe ve ardından da Değirmentepe Kazılarına katılmış, bu zorlu süreçte Ufuk Esin’e her açıdan destek vermiştir. Arsebük, Keban Bölgesindeki birikimlerini 1981 yılında “Altınova’da Başlangıcından İlk Tunç Çağı Sonuna Kadar Kültür Sıra Düzeni” konulu tezinde değerlendirdi ve doçent unvanını aldı.  Değirmentepe kazılarına son olarak 1981 yılında katıldıktan sonra arazi çalışmalarına bir süre ara verdi.

Arsebük, 1988-1990 yılları arasında Yarımburgaz Mağarası çalışmalarını, Chicago Üniversitesi’nden C. Howell ile birlikte üstlendi. İstanbul kent merkezinin yakınlarındaki Yarımburgaz Mağaraları Neolitik, Helenistik, Roma ve Bizans dönemi kalıntıları ile 19. yüzyılın sonlarından itibaren bilim insanlarının ilgisini çekmişti.  İstanbul Üniversitesinin 1986 yılı çalışmalarında Dip Paleolitik Dönem katmanlarına rastlanmış olması mağaranın önemini daha da arttırmıştı. Arsebük ile Howell, Afrika’dan çıkan ilk insanların Avrupa’ya geçişini yansıtan bulguları barındıran mağaranın en eski kültür katı üzerinde yoğunlaştılar. Orta Pleistosen Döneminin çevre koşullarını o dönemin hayvanları ve bunları avlayan insanların kullandığı aletler ile birlikte ortaya çıkardılar.

Arsebük iyi bir hocaydı, ders vermeyi severdi, ciddiye alırdı, öğrenciler için de Arsebük’ün dersleri bir tutkuydu; evrim vurgusunun güçlü olduğu “Prehistorya’ya Giriş” dersi efsaneleşmiş bir ders olmuştu. İnsan evrimi ile ilgili önemli kitapları dilimize kazandırmak için yoğun bir çaba göstermiş, başta L.S.B. Leakey’in “Adam’s Ancestors: The Evolution of Man and His Culture” (Adem’in Ataları: İnsanın ve kültürünün evrimi) olmak üzere bir çok önemli kitabı çevirerek yayımlamış, kendisi de bu konuda yazdığı “İnsan ve Evrim”, “Tarihöncesi Dönemden Yansımalar” gibi kitaplar ile ülkemizdeki önemli bir açığı kapatmıştır.

Güven Arsebük’ün taviz vermeyeceği tek konu Atatürk ve çağdaş yaşam ilkeleriydi; üniversitede bu değerlerin eridiğini görmesi onu derinden yaraladı.

Prof. Dr. Mehmet Özdoğan

Bilim Akademisi Üyesi