Türkiye İş Bankası 46. İstanbul Maratonu kapsamında hayata geçirdiğimiz “Sen de Bilim için Koş!” projesiyle 272.000 TL bağış topladık. Elde edilen bağışlarla, dört doktora öğrencisinin yurt dışında düzenlenen bilimsel konferanslara katılımını destekledik. Bu destekten faydalanan öğrencilerden Berna Güler, 16–20 Mayıs tarihleri arasında Vision Sciences Society tarafından St. Pete Beach, Florida’da düzenlenen uluslararası konferansta yürüttüğü çalışmalarından birini başarıyla sundu.

Berna Güler kimdir?

Sabancı Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden deneysel psikoloji alanında doktora derecesini almıştır. Araştırmaları uzun süreli belleğin oluşumu, dikkat ve bu süreçlerin çalışma belleği ile etkileşimlerine odaklanmaktadır. Bu konuları davranışsal deneyler ve elektroensefalogram (EEG) tekniği ortaklığında incelemektedir. Lisans ve yüksek lisans eğitimini Bahçeşehir Üniversitesi’nde tamamlayan Berna, doktora öncesinde Beyin ve Biliş Araştırma Laboratuvarı’nda araştırma görevlisi ve laboratuvar koordinatörü olarak çalışmıştır. Ayrıca İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı’nda nöropsikolog olarak görev yapmıştır. Doktora çalışmaları sırasında University of California, Los Angeles’ta (UCLA) ziyaretçi araştırmacı olarak bulunmuş ve burada uzun süreli bellek oluşumu ve duygu etkileşimleri üzerine araştırmalar yürütmüştür. Berna, TÜBİTAK ve Avrupa Komisyonu’ndan çeşitli prestijli burslar ve ödüller kazanmış olup, araştırmalarına bilişsel psikoloji alanında devam etmektedir.

Konferansta sunulan çalışma: Hafızamız Süreğen Anıları Nasıl Parçalara Ayırıyor?

Günlük yaşantımız, süreğen olarak algılanan olaylardan oluşur. Ancak beynimiz bu akışı, anlamlı parçalara ayırarak hatırlar. Bu sürece olaylara ayırma (event segmentation) denir ve bu süreçte çalışma belleği (working memory) önemli bir rol oynar. Peki, bu bellek sisteminin rolü tam olarak nasıl işler? Bu çalışmada araştırmacılar, iki farklı görüşü test etti: İlki, olay sırasında bilgilerin çalışma belleğinde birikerek tutulduğunu ve olaylar arası geçiş esnasında (olay sınırı, event boundary) işlendiğini savunurken; ikincisi, bilgilerin kısa süreliğine çalışma belleğinde tutulup uzun süreli belleğe gönderildikten sonra olay sınırında tekrar bir bütün olarak etkinleştirildiğini öne sürüyor. Katılımcılar, görsel ve işitsel içeriklerden oluşan kısa dizileri izledikten sonra zamansal sıralama üzerine soruları yanıtladı. Beyin aktiviteleri EEG yöntemiyle ölçüldü. Sonuçlar özellikle ikinci görüşü desteklerken, çalışma belleğinin olay sınırlarında bilgileri tekrar etkinleştirdiğini gösterdi. Bu da süreğen anılarımızın parçalanarak nasıl organize edildiğini anlamamızda önemli bir bulgu sunmaktadır. Araştırma, çalışma belleği ile uzun süreli hafıza arasındaki dinamik ilişkinin, anılarımızın zaman içinde nasıl yapılandığını belirlemede kritik bir rol oynadığını ortaya koyuyor.

Berna Güler’i bu kıymetli başarı ve katkısından dolayı tebrik ediyor, bilimsel çalışmalarında başarılarının devamını diliyoruz.