Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), yurt içi ve yurt dışı önde gelen üniversitelere mensup bir grup bilim insanının katılımıyla düzenlenmek istenen “Matematiksel Evrim Lisansüstü Yaz Okulu” proje başvurusunu desteklemeyi 13 Haziran 2013 gerekçeli kararıyla reddetmiştir.

TÜBİTAK Bilim İnsanı Destekleme Dairesince başvuru sahiplerine iletilen Panel Raporunda bu olumsuz değerlendirme biyolojik evrim konusunun “ülkemizde olduğu kadar tüm dünyada tartışmalı” ve üzerinde henüz uzlaşılmayan bir konu olduğu, önerilen etkinliğin “bilimsel içerikten çok eğitim ve/veya siyasal, kültürel sosyal boyutlarının dikkat çektiği” gibi gerekçelere dayandırılmıştır. Bilim eğitiminin iyi yapıldığı yerlerde evrim konusu okullarda öğretilir. Okullarda okutuluyor olması evrim teorisinin “yenilik boyutunun yetersiz” olduğu sonucunu getirmez. Bilimin bütün alanları gibi evrim alanında da bilinmeyen konular henüz anlaşılmamış problemler üzerinde güncel araştırmalar sürmektedir.

Gerçek şu ki uluslararası bilim camiasında evrim tartışmalı bir konu değildir. Modern biyoloji bilimi, matematiğin dilini konuşmaktadır. Biyoloji bilim dallarının birleştirici kavramı olan evrim de giderek daha yoğun matematiksel ve hesaplamalı yöntemlere başvurmaktadır. Matematiksel Evrim, dünya çapında güncel ve heyecan verici bir araştırma alanıdır. Hakemlik sürecinin bu durumun farkında dahi olmadığı anlaşılan panelistlere teslim edilmesi ve sonrasında başvurunun tekrar gözden geçirilmesini talep eden bilim insanlarına değerlendirmenin nesnel yapılıp kararın sabit olduğunun bildirilmesi, TÜBİTAK hakemlik sürecinin ciddiyet ve güvenilirliği üzerine ciddi kaygılara yol açmaktadır.

Evrim konusunda kamuoyuna bilim dışı çevrelerce sürekli yayılan evrim teorisinin tartışmalı bir konu olduğu, yaratılışçılık akımının da ayni ölçüde bilimsel olduğu gibi iddiaların TÜBİTAK gibi bilimi anlaması ve bilimsel projeleri doğru kriterlerle değerlendirmesi gereken bir kamu kurumu tarafından bu kez açıkça benimsenmesi karşısında bilimle ilgili bazı en temel noktalara dikkat çekmek gerekmektedir.

Evrimi reddeden yaratılışçılılık akımının uluslararası ortamda ve Türkiye’deki sözcülerinin arasında bilimsel uzmanlığı olmayan siyasetçiler ve dini liderlerin yanı sıra akademik ünvanları ve üniversitelerde görevleri olan kişilerin de bulunması öne sürdükleri savların evrim teorisi ile ayni ölçüde geçerli olduğu ve konunun tartışmalı olduğu sonucunu vermez. Bilimde doğru ve yanlışın tek kıstası doğanın kendisidir. Dünya bilgisi ancak doğayı gözleyerek ve deneyler yaparak, bu gözlem ve deneylerin birbirinden bağımsız bilim insanları tarafından defalarca tekrarlanması ile elde edilir. Bilimsel anlamıyla bir “ teori” demek, birçok kez deney ve gözlemle sınanmış ve yanlışlanmamış sonuçları kapsayan, ileriye dönük yeni öngörüler üretebilen ve bu öngörüleri de şimdiye dek yanlışlanmamış olan bir sistemli bilgi kümesi demektir. Bilim insanları arasında kimin öngörüleri deney ve gözlemle doğrulanıyorsa onun sonuçlarına itibar edilir. Evrimin geçerli bir bilimsel teori olduğu da dünyanın tüm bağımsız akademileri, bu teori çerçevesinde yaptıkları buluşlarla Nobel ödülü almış olanlar dahil başarılı bilim insanları tarafından belirtiliyor. Bir teori ünvan ve otorite sahipleri söylediği için başarılı olmaz. Teori başarılı olduğu için o teoriyi geliştiren ve ondan yararlanarak buluş yapan bilim insanları da bilimde başarı kazanmış olurlar.

Bilimsel teorilerin tümü gibi evrim teorisi de verimli yeni bilgi üretir. Evrim teorisi günümüz biyolojisinin ve biyoteknolojisinin bağlayıcı temelini oluşturur, genetik hastalıkların tedavisinden, tarımdaki yeniliklere, yeni ilaç tasarımına, mikroorganizma popülasyonlarının kontrolüne, ekolojik dengelerin anlaşılmasına uzanan yararlı uygulamalara kaynak olmuştur. Bütün bunların Türkiye’de geçerli olmayacağını sanarak, bilimdeki gelişmeleri görmezden gelerek teknolojide ve eğitimde başarılı olabilmek de pek olanaklı değildir.

Bilimin ürettiği sonuçlar günlük algımızın sınırlarından uzaklaştıkça anlaşılmaları, kabul görmeleri zorlaşır. Tıpkı beş- altı yüz yıl önce Kopernik , Galileo, Kepler ve Newton’un dünyanın dönmesini, gezegenlerin gökcisimlerinin hareketini anlatan yeni fizik teorilerinin kamuoyunda kabul edilmesindeki güçlükler gibi, günümüzde de insanların evrim teorisinin ne dediğini ve hangi gözlem ve deneylerle doğrulandığını anlamaları zor olabilir.

Ancak bilime ve bilgi üretmeye değer veren toplumlarda bilimsel araştrma ve eğitim kurumlarının doğru ve dikkatli bilimsel değerlendirmelerle hareket etmeleri beklenir. Destek programlarıyla Türkiye’de bilimin önünü açması beklenen TÜBİTAK’ın bilimdışı ve ideolojik önyargıları yansıtan gerekçelerle verdiği bu karar, yurt içinde olduğu kadar uluslararası arenada da Türk bilimine gölge düşürecek ve Türk bilim camiasının itibarını zedeleyecek niteliktedir. Daha da önemlisi bilimi anlayıp değerlendiremeyen bir toplumun bir bilgi toplumu olarak gelişmesini sürdürebilmesi zordur.

TÜBİTAK Başkanlığını ve Bilim Kurulunu evrim teorisinin tartışmalı olduğu iddialarına açıklık getirmeye, söz konusu panel raporunu ve TÜBİTAK değerlendirme panellerinin oluşumundaki uzmanlık kriterlerini ve çalışma usullerini gözden geçirmeğe davet ediyoruz.